Teknolojik Aletlerin Kullanımının Riskleri
Merhaba
Uzmanlar olarak özellikle 0-3 yaş arasında teknolojikler aletler kullanımının ne kadar zararlı olduğunu ve sebeplerini bir çok kez belirttik. Ekrana bakarak büyüyen çocuklarda neler gözlemliyoruz; göz kontağı zayıflığı; tablet vb aletlerde isteğinin gerçekleşmesi için biriyle göz kontağı kurmasına gerek yok, bekleme becerisinin kazanılmaması; internet donarsa saniyelik gecikmelerde sinir krizine giren çocuklar oluyor. İşaret etme becerisinin gelişmemesi; istediği videonun açılması için tablete işaret etmesine gerek yok , minicik parmaklar üstüne dokunuyor ve oluyor, sözel ya da bedensel dil ile kendisini bir şekilde ifade etmeye çalışmasına da gerek yok. İşte sosyal becerilerin en temel yapı taşları devrildi yerle yeksan oldu bile. Bir de dokunsal hassasiyetleringelişmesi, etrafı dokunarak, hissederek keşfetmesinin engellenmesi, beslenme becerilerinin sağlıklı gelişmemesi gibi durumlar söz konusu.
Peki ya okul çağı, okul çağında çok masum oluyor bu tabletler? Hayır hiç değil. Tabi şimdi bir çok velinin aklından“hiç masum değil, bilgisayarın/tabletin başından kalkıp ödevlerini yapmıyorlar, derslerini çalışmıyorlar” gibi cümlelerin geçtiğini tahmin ediyorum. Fakat ben büyük bir tehlikeden bahsedeceğim ve bu ders çalışmamak değil. Bir çok okul çağı çocuğun aileleri ile restaurantlarda otururken tamamen masadan kopuk olduğunu , önlerinde tablet, kulaklarında kulaklıklar olduğunu gözlemliyorum. İşin tuhafı masada 50 dakika oturuyorlarsa bunun 30 dakika gibi süresinde yetişkinlerin de ellerinde telefon oluyor. Aile bireyleri birbirleri ile etkileşime geçmiyor. Aralarındaki bağ gün geçtikçe zayıflıyor. Çocuk o sırada varsa bir sohbetten tamamen kopuk. Etrafındaki insanlara bakmıyor, görmüyor. Parklarda bile durum böyle, oynamak yerinde ellerinde tablet en fazla internet üzerinden birbirlerine bağlanıp oyun oynuyorlar fakat yine birbirlerine bakmıyorlar, tek dertleri ekrandaki rakibi öldürmek ya da zarar vermek, o anda belki bir başka yaşıtı üzgün, kızgın farkına bile varmıyor çünkü kafasını kaldırıp bakmıyor. Daha da fenası ola ki farkına vardılar artık çoğunlukla bununla ilgili bir şey yapma ihtiyacı duymuyorlar. .
Günümüzde duygu kartları var. Çocuklarda duygu gelişimini ve empati becerilerini desteklemek adına. Eskiden bu kartları özel gereksinimli çocuklarımıza duyguları öğretmek için kullanırdık. Günümüzde her çocuk için kullanıyoruz. Aslında çocuğun gelişiminde herhangi bir sapma yoksa bu becerinin doğal öğrenme sürecinde, model alarak, görerek kendiliğinden ortaya çıkması gerekir.
Bir başka konu ile ilgili durum ise günümüz sosyo-ekonomik koşulları. Çok fazla yardıma ihtiyacı olan çocuk, yetişkin kısacası insan var. Yanı başımızdalar, ışıklarda, kafelerin önlerinde. Çoğumuz onları görmezden gelerek yanlarından geçip gidiyoruz. Sosyal medyada bir fotoğraf var, bir çocuk duvarın dibine sinmiş korku dolu gözlerle bakarken diğerinin elinde oyuncak, ailesi ile birlikte yanından geçiyor. Bir çok kişi bu fotoğrafı altına “şükredecek çok şeyimiz var “ yazarak paylaşmış; ne kadar bencil bir yaklaşım. Bu ifadenin alt metni ve arkasından gelen dürtü şu olabilir mi; şükredecek şeyleri arttırmalıyım/hırs.
O çocukların yanından sadece şükrederek ve bazen onları hiç görmeyerek çocuğumuza farkına varmadan neyi öğretiyorolabiliriz? Diğerleri önemli değil, önemli olan sadece sensin ve senin isteklerin, başkalarının acılarını görmek ve çözüm bulmaya çalışmak zorunda değilsin.
Burada konuyu otizmle bağlantılandırmak istiyorum fakat çoğunluğun tahmin edeceği yönde bir bağlantı değil bu. Otizmli çocukların bir çoğu aşırı hassastır. Bir kişinin ufak bir gerginliğini ya da duygu durumu değişikliğini siz hissedemeyebilirsiniz belki ama otizmli özel çocuk hissedebilir ve paniğe kapılabilir. Paniğe kapılır çünkü hissettiği o şeyin ne olduğunu bilemez, anlamlandırmaz ve bilinmezlik hepimizi olduğu gibi onları da paniğe sokar. İçlerinde alarm zilleri çalınca kendilerini iyice kapatabilir, stereotip davranışlar yoğunlaşabilir ve arkasından krizgelebilir. Yani çoğunlukla otizmli birey etrafındaki duyguları hisseder ama onların ne olduğunu bilemez, anlamlandıramaz.
Gelecek nesli büyük bir tehlike bekliyor; hiç hissetmemek, başkalarını hiç fark etmemek
Robotların işlevlerinin attırılmasına gerek yok zira insanlığın kendisi gitgide robotlaşıyor zaten.
Lütfen çocuğunuza dokunun, onunla etkileşime geçin. 0-3 yaş aralığındaki anneler, “çocuğuma hangi oyuncaklarıalmalıyım” diye soruyor. Almayın, çocuğu oyuncağa boğmayın. Küçük yaştaki çocuğunuzla aranıza pilli, şarjlı mekanik oyuncaklar sokmayın. Hiç oyuncaksız oyunun önemini keşfedin. Hatta benim de gelecek yazımın konusu bu olsun, üstüne bir de size floortime yönteminden bahsedeyim.
Sevgiyle kalın.
Uzman Gelişim Psikoloğu
Deniz Özkılıç Kabul